DİASPORA


DİASPORA

Diasporanın Özellikleri:  Her Etnik Grup Diaspora mıdır?

Diaspora çalışmaları konusunda en yetkin isimlerden biri olduğu kabul edilen ve en çok atıf yapılan yazarlar arasında yer alan William Safran, kavramın içeriğinden çok niteliği üzerinde durmaktadır.

Safran, “Diasporas in Modern Societies: Myths of Homeland and Return” başlıklı makalesinde, diasporanın “ne olduğu” değil, “nasıl olduğu”  nu tartışarak bir diaspora grubunun altı temel özelliğini şöyle sıralamaktadır (1999, ss. 364-365):

1. Kendileri veya ataları, belirli bir merkezden, iki veya daha fazla (çevre veya yabancı) bölgeye dağılmışlardır.

2. Anavatana ilişkin (fiziki konumu, tarihi ve başarılarını da kapsayan) ortak bir hafıza, vizyon veya mitosu korurlar.

3. Misafir oldukları toplum tarafından tam olarak kabul görmediklerine ve muhtemelen de asla kabul görmeyeceklerine inanırlar ve bu yüzden kendilerini kısmen yabancı ve izole edilmiş hissederler.

 4. Tarihsel anavatanlarını, kendilerinin gerçek, ideal evi olarak kabul ederler; şartlar uygun olduğunda kendileri veya sonraki nesiller, anavatana geri dönecektir/dönmelidir.

5. Hep birlikte, anavatanın korunması veya yeniden yapılandırılması ve anavatanın güvenliği ve refahı için çalışmaları gerektiğine inanırlar.

6. Anavatanla bağlarını korumaya devam ederler ve etnik bilinçleri ve dayanışmaları, önemli ölçüde bu ilişki üzerinden tanımlanır. Safran, bu özelliklerin hemen ardından, bu tanım bağlamında hiçbiri Yahudi diasporasının “ideal tip”ini tam olarak karşılamasa da günümüzde Ermeni, Mağribi (K.Afrika), Türk, Filistin, Küba, Yunan ve belki Çin diasporalarından (1999, ss. 364-365) bahsedilebileceğini belirtmektedir. Safran’ın belirttiği bu özellikler, 20. yy. başlarındaki Yahudi diasporasının durumuyla örtüşmektedir. Ancak, günümüzde kendini diaspora olarak adlandıran birçok grubun (Çin, Meksika, Afrika diasporaları) ve hatta Yahudi diasporasının dahi bu özelliklerin bir kısmını (anavatana geri dönme düşüncesi, ev sahibi toplum tarafından kabul edilmedikleri inancı gibi) taşımadığı görülmektedir. Sideri, Safran’ı travma, sürgün ve nostalji üzerinden tanımlama yapmakla eleştirmekte ve diaspora kavramını tanımlamaya çalışmanın, bizi, diasporanın bir kuramsal çerçeve olarak ortaya çıktığı tarihsel bağlamı sınamaya zorladığını; bunun ise tarihsel deneyimlerin, eğilimlerin ve gündemlerin çokluğu/farklılığı nedeniyle imkânsız bir uğraş olduğunu ifade etmektedir (2008, ss. 32-47). 304 Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi Diaspora çalışmalarının en önemli eserlerinden biri olan 1997 tarihli16 “Global Diasporas: An Introduction” kitabının yazarı Robin Cohen de (1997, s. 4), Safran’ın diaspora algısının ve özellikle anavatan (homeland) vurgusunun, Yahudi diasporasının gelenek ve deneyimlerinden fazlasıyla etkilendiğini belirtmektedir. Cohen, hem Yahudi diasporasının genel özelliklerini ve hem de gittikçe daha geniş bir anlamda kullanılan diaspora teriminin gelişimini kapsayacak bir kavramsal çerçeve çizilmesi gerektiğini vurgulamakta ve dokuz özellik sıralamaktadır (1997, s. 5):

1. Ana yurttan genellikle travmatik bir şekilde ayrılma,

2. (ya da) Ana yurttan iş aramak, ticaret veya kolonyal amaçlar gibi nedenlerle ayrılma,

3. Kolektif bir hafıza ve ana yurda ilişkin mitos,

4. Varsayılan ana yurdun idealize edilmesi,

5. Geri dönüş hareketleri,

6. Uzun zamandan beri devam ettirilen güçlü bir etnik grup bilinci,

7. Ev sahibi toplumlarla sorunlu bir ilişki,

8. Diğer ülkelerdeki soydaşlarla birlikte dayanışma duygusu,

9. Hoşgörülü ev sahibi devletlerde, daha iyi bir yaşam kurma ihtimali (1997, ss. 180-187). Cohen’in belirttiği bu özellikler içerisinde, özellikle ikisi, diaspora toplumlarını günümüz koşullarında tahlil edebilmek için, son derece önemli ölçütlerdir. Diaspora kavramını, “ana yurttan travmatik bir şekilde ayrılma” şartına bağlayan yaklaşım yerine, diaspora toplumlarının “ana yurttan iş aramak, ticaret veya kolonyal amaçlar gibi nedenlerle ayrılma” neticesinde de oluşabileceğini kabul etmek, 21. yüzyılın toplumsal, siyasal, küresel ve ekonomik gerçekleriyle örtüşmektedir. Cohen’in ikinci değerli katkısı da “diğer ülkelerdeki soydaşlarla birlikte dayanışma duygusu”nu vurgulamış olmasıdır. Ulaşım, haberleşme gibi alanlarda meydana gelen gelişmelerin de etkisiyle, diasporaların sadece anavatanla değil; diğer ülkelerdeki soydaşlarıyla da iş birliği ve dayanışma içerisinde olması, diasporaların küresel aktörler olabilmeleri için de önemlidir.

Meraklısı için: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/621817

 

Video Galeri

Fotoğraf Galerisi

Biyografiler

img25

Ömer Büyüka -Beygua-

img25

Papapha Mahinur Tuna

img25

Oktay Chkotua

img25

Fazıl İskender